Dedenizden ya da nenenizden miras kalan evdeki sandığın içerisinde bir kutu buldunuz. Bu kutunun içinden çok sayıda eski fotoğraflar, mektuplar ve belgeler çıktı. Bu belgelerin arasında eski yazı ile yazılmış, tuğralı ve süslü bir tanesi dikkatinizi çekti ve alıp eski yazıyı okumayı bilen birine götürdünüz. O da size bunun eski bir Osmanlı tapusu olduğunu söyledi. Böyle bir durumda aklınıza hemen şu soru gelecektir: bu tapu hala geçerli midir? Bu sorunun cevabı ise taşınmazın kadastro çalışmaları esnasında kimin adına tescil edildiğine göre değişecektir.
Tapu Genel Müdürlüğünün 14 Mayıs 2020 tarihli raporuna göre Türkiye’de kadastro çalışmalarının %99,48 tamamlanmıştır. Dolayısıyla kadastro çalışması yapılmayan yerler yok denecek kadar azdır; ancak buna rağmen Osmanlı tapusu bulunan yer, kadastro çalışması yapılmamış bir yer de olabilir. Böyle bir durumda hak sahipliğini değiştiren satış gibi bir işlem söz konusu olmamışsa bir sorun olmayacaktır. Yani tapuda adı geçen malik hâlâ hak sahibi olacaktır. Buna karşılık kadastro çalışması tamamlanan yerler bakımından iki olasılık ortaya çıkmaktadır.


Bu olasılıklardan ilki kadastro çalışmaları sırasında oluşturulan yeni tapunun Osmanlı tapusunda adı geçen hak sahibinin adına yazılmış olmasıdır. Böyle bir durumda Osmanlı tapusunun kadastro sonrası durum ile ilişkilendirilmesi yapılır. Sonra da Osmanlı tapusunda adı geçen hak sahibinin mirasçıları olduğunuza dair mirasçılık belgesi ile tapuya giderek intikal işlemlerini gerçekleştirebilirsiniz.
İkinci olasılık ise Osmanlı tapusu olan söz konusu taşınmaz tapuda adı geçen malik üzerine değil de sizin tanımadığınız bir üçüncü şahıs üzerine kaydedilmiş olabilir. Bu şahıs işgalci olabileceği gibi herhangi bir üçüncü kişi de olabilir. Bu durumda ise kadastro işleminin ne zaman yapıldığı önem kazanmaktadır. Zira 3402 Sayılı Kadastro Kanunun 12’nci maddesine göre kadastro çalışmaları sonucu hazırlanan tutanaklar ilan olunur ve otuz gün içerisinde bu tutanaklara hak sahipleri tarafından itiraz olunmazsa kesinleşir. Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ise kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Diğer bir değişle kadastro işlemleri bitip kesinleştikten sonra on yıl içerisinde dava açılması gerekecektir.
Özetleyecek olursak; eğer Osmanlı tapusu bulunan taşınmaz resmî bir devirle el değiştirmemişse ve kadastro çalışmalarından sonra Osmanlı tapusunda adı geçen malik üzerine kaydedilmiş ise hala geçerlidir. Osmanlı tapusunda adı geçen mâlikin mirasçıları intikal işlemi ile kendi adlarına taşınmazın tapusunu alabilirler. Söz konusu taşınmaz kadastro sonucu başka bir üçüncü şahısın adına tescil edilmiş ise Osmanlı tapusundaki malikin mirasçıları tarafından on yıl içerisinde dava açılarak taşınmaz geri alınabilecektir.
Son olarak şunu da hatırlatmakta fayda vardır ki bu verdiğimiz bilgiler özel bir olaya ilişkin değil, genel bilgilerdir. Her olayın özelinde birtakım farklı durumlar söz konusu olabilir. Bu nedenle bu konularda uzman ve Osmanlıca bilen bir avukata danışmanızda fayda vardır.
